Ateş ulusunun gölgesi tüm dünyayı kaplamıştı. Yüzyıl önce başlayan savaş, dünyayı alevler içinde bırakmıştı. Ateş ulusu, diğer üç ulusu köleleştirmiş, barışı ve huzuru yok etmişti. Bu karanlık dönemde, bir umut ışığı parlamaya başladı. Dört elementin gücüne sahip olan bir Avatar’ın, dünyayı kurtaracağı kehaneti kulaktan kulağa yayılmaya başladı.
On iki yaşındaki Aang, Güney Kutbu’nda bir buzdağında saklıydı. Kendisinin Avatar olduğunu ve dünyayı kurtarmak gibi bir görevi olduğunu bilmiyordu. Ta ki bir gün, Katara ve Sokka adındaki iki cesur savaşçı onu buzdağından kurtarana kadar. Katara, su bükmenin ustasıydı. Sokka ise cesur ve zeki bir savaşçıydı. Bu üçlü, Ateş ulusuna karşı bir direniş hareketi başlatmak için yola koyuldular.
Aang, Avatar’ın gücünü keşfetmeye ve kontrol etmeye başlamıştı. Ateş, hava, su ve toprağı bükmeyi öğreniyordu. Yolculuk boyunca, birçok tehlikeyle karşılaştılar. Ateş ulusunun askerleri onları her yerde arıyordu. Fakat Aang ve arkadaşları pes etmeyecekti. Dünyayı kurtarmak için her şeyi yapmaya hazırdılar.