Jeremy, sokak basketbolunun göz kamaştırıcı yıldızıydı. Top hakimiyeti, olağanüstü smaçları ve sahadaki zarafetiyle adeta bir gökyüzü yıldızı gibi parlıyordu. Her mahallede ismi efsaneleşmiş, basketbol sevdalıları onun her adımını takip ediyordu. Fakat talihsiz bir sakatlık Jeremy’nin yükselişini aniden durdurdu. Hayalleri paramparça olan Jeremy, basketbol sevgisini ve tutkusunu kaybetmiş bir halde karanlığa gömülüyordu. Bu parlak yıldız sönmüş, sokaklarda sessizliğe bürünmüştü.
Kamal ise sokakların yeni umuduydu. Henüz çiçeği burnunda bir basketbolcu olmasına rağmen, olağanüstü yeteneğiyle herkesi büyülüyordu. Fakat Kamal’ın önünde de engeller vardı. Ailesinin geçimini sağlama sorumluluğu ve maddi imkansızlıklar onu her adımda köşeye sıkıştırıyordu. Kendi hataları ve acemiliği de cabasıydı. Riskler alıyor, bazen tökezliyor, bazen de düşüyordu. Fakat Kamal asla pes etmiyordu. Her düşüşten sonra daha da hırsla ayağa kalkıyor, hayallerine bir adım daha yaklaşmaya çalışıyordu.
Bir tesadüf eseri Jeremy ve Kamal’ın yolları kesişti. İlk bakışta birbirlerinin tam tersi gibi görünüyorlardı. Biri eski bir yıldız, diğeri ise umut vadeden bir çaylak. Fakat zaman geçtikçe ortak noktaları da ortaya çıktı. Her ikisi de zorluklarla boğuşmuş, hayallerini gerçekleştirmek için mücadele etmiş ve pes etmemişlerdi. Bu ortak payda onları bir araya getirdi ve unutulmaz bir hikayenin başlangıcı oldu. 1992 yapımı aynı adlı filmden ilham alan bu hikaye, iki farklı hayatın kesişim noktasında filizlenen dostluğu ve basketbol sevgisini konu alıyor.