Rose, kesif kokuların arasında adeta kaybolmuş, ölülerle çalışmayı tercih eden bir patologdu. Sosyal etkileşimden kaçınan, sessiz ve izole bir yaşam sürerken, asıl tutkusu olan ölülerin diriltilmesi konusunda bir saplantıya kapılmıştı. Onun dünyası, cansız bedenlerin arasında geçen sessiz ve karanlık saatlerle şekilleniyordur. Diğer yandan, Celie adında enerjik bir doğum hemşiresi vardı. Hayatını, konuşkan ve neşeli altı yaşındaki kızı Lila etrafında kurmuştu. Gündüzleri hastane koridorlarında koştururken, akşamları Lila ile geçirdiği zamanlar onun için altın değerindeydi. Ancak bir trajedi, tüm bu hayatın dengesini alt üst eder. Lila, bir gece ansızın hastalandı ve Celie’nin kollarında hayatını kaybetti. Bu ani ve yıkıcı kayıp, Celie’yi derin bir karanlığa sürükledi. Artık her şeyi sorgulamak, en değerli varlığını kaybetmiş bir anne olarak hayata nasıl devam edeceğini anlamak zorundadır.