Gökyüzü, insanlığın tarih boyunca merakla ve hayranlıkla baktığı bir yer olmuştur. Kadınlardan oluşan bu seçkin savaş pilotu ekibi ise gökyüzüne farklı bir anlam katmıştı. Bu ekip, havacılığın en zorlu sınavlarını başarıyla geçerek yeteneklerini defalarca kanıtlamış ve gökyüzünün gerçek hakimleri olduklarını ispatlamıştı. Eğitim esnasında erkek meslektaşlarını hava muharebelerinde rahatlıkla yenebilmeleri, onların ne kadar üstün olduklarını gösteriyordu. Her biri, pilot koltuğuna oturduğunda sergilediği ustalıkla, göklerde adeta dans eder gibi süzülüyordu. Ancak, gökyüzündeki bu üstünlüklerinin bir bedeli olacağının farkında değillerdi. Gerçek savaş zamanı geldiğinde ve düşman hatlarının gerisine gönderildiklerinde, sadece yetenekleri değil, cesaretleri de gerçek bir sınavdan geçecekti. Artık yalnızca gökyüzünde şov yapmanın ötesinde, ülkelerine sadakatle hizmet ederek, kendi hayatlarını riske atarak vatanlarını savunacaklardı. Bu kez görevleri, eğitimdeki başarılarının ötesine geçip, gerçek savaş alanında ülkenin güvenliği için mücadele etmeyi ve gerektiğinde hayatlarını feda etmeyi gerektiriyordu. Savaşın acımasız yüzüyle karşılaştıklarında, cesaretlerinin sınırlarını zorlayacak ve tarihe geçecek kahramanlık hikayeleri yazacaklardı.