Özcan ve Sercan, İzmir’in küçük bir mahallesinde yaşayan iki kardeşti. Aileleri fakir olduğu için, küçük yaşlardan itibaren çalışmak zorunda kalmışlardı. Ancak, ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar, geçimlerini sağlayamıyorlardı.
Bir gün, Özcan ve Sercan, bir tefeciden borç para aldılar. Tefeci, onlara yüksek faiz uygulayacağını söyledi. Özcan ve Sercan, başka çareleri olmadığı için, tefecinin teklifini kabul ettiler.
Borç parayı aldıktan sonra, Özcan ve Sercan, işlerini büyütmeye başladılar. Ancak, işler umdukları gibi gitmedi. Borçlarını ödeyemeyeceklerini anlayınca, tefeciden yardım istediler.
Tefeci, Özcan ve Sercan’a, borcu ödeyemezlerse kendilerini hapse atmakla tehdit etti. Özcan ve Sercan, çok korktular. Ne yapacaklarını bilemiyorlardı.
Bir gün, Özcan ve Sercan, Müslüm dayılarının yanına gittiler. Müslüm dayı, onların dayısıydı. Ancak, Özcan ve Sercan, Müslüm dayılarını çok nadiren görüyorlardı.
Özcan ve Sercan, Müslüm dayılarına borçlarının olduğunu ve ödeyemeyeceklerini söylediler. Müslüm dayı, Özcan ve Sercan’ın durumuna çok üzüldü. Onlara yardım etmek istediğini söyledi.
Müslüm dayı, cebinden bir deste para çıkardı ve Özcan ve Sercan’a verdi. Paranın borcu ödeyebilecek kadar olduğunu söyledi.
Özcan ve Sercan, Müslüm dayılarından aldıkları parayla tefeciye gittiler. Tefeci, parayı görünce çok şaşırdı. Özcan ve Sercan’ın borcunu ödeyebildiklerini görünce, çok mutlu oldu.