Sylvia, New York’un soğuk sokaklarında her gün binlerce insanla karşılaşıyordu. Fakat bir gün, kalabalığın içinde tanıdık bir yüz gördü. Bu yüz, yıllar önce hayatından koparılmış bir parçaydı. Saul, Sylvia’nın geçmişinden gelen bir hayalet gibi karşısında duruyordu.
Bu beklenmedik karşılaşma, Sylvia’nın hayatında fırtınalar kopardı. Geçmişin kapıları aralanırken, unutulmuş anılar ve bastırılmış duygular zihninde akmaya başladı. Saul’un varlığı, Sylvia’yı hem heyecanlandırıyor hem de korkutuyordu. Geçmişin yaraları hala tazeydi ve Sylvia, bu yaraların yeniden kanamasından çekiniyordu.
Saul ise Sylvia’yı gördüğü anda kalbinin derinliklerinde bir kıpırtı hissetti. Kayıp aşkını yeniden bulmuş gibiydi. Sylvia’ya olan sevgisi hala canlıydı ve onu geri kazanmak için her şeyi yapmaya hazırdı.
Ancak Sylvia ve Saul’un yeniden bir araya gelmesi o kadar kolay olmayacaktı. İkisi de yıllar içinde değişmiş ve farklı insanlara dönüşmüşlerdi. Aralarında geçmişten gelen engeller ve çözülmemiş sorunlar vardı.