Sessizlik, bir grup genç kadının boğazında düğümlenmiş bir yumru gibiydi. Yaşadıkları cinsel istismar, onları karanlığın ve utanç duygusunun pençesine itmişti. Fakat bu sessizlik sonsuza kadar sürmeyecekti. Bir gün, cesaretlerini toplayıp polis karakolunun kapısını araladılar ve yaşadıkları kabusu itiraf ettiler. Adaletin ve sistemin onları koruyacağına dair bir umut ışığı parlıyordu gözlerinde.
Ancak umutları kısa sürede yerle bir oldu. Beklenmedik bir şekilde iftira ve yalan suçlamalarıyla karşı karşıya kaldılar. Adaletin tecelli etmesi gerekirken, kendilerini haksız yere hapislerde buldular. İnandıkları sistemin onları ezmesi, tarifi imkansız bir şok ve hayal kırıklığı yarattı.
Bu haksızlığa sessiz kalmayan bir araştırmacı gazeteci, olayı derinlemesine incelemeye başladı. Araştırmaları onu tuhaf ve karanlık bir labirentin içine çekti. Gittikçe derinleşen bir karanlığın farkına vardı: Güçlüleri korumak ve zayıfları ezmek için çalışan bir sistem.
Gerçeğin sadece bir kısmının ortaya çıktığını anlayan gazeteci, hikayenin tamamını açığa çıkarmak için büyük bir mücadeleye girişir. Toplumun gözlerini bu adaletsizliğe açmak ve sistemin çirkin yüzünü göstermek için elinden geleni yapar. Bu mücadele kolay değildir. Güçlülerin engelleri, her adımda karşısına çıkar.
Ancak gazeteci yılmaz. Cesur genç kadınların hikayelerini kamuoyuna duyurarak, toplumun dikkatini çekmeye başlar. Bu dikkat, yalnızca gerçeğin aydınlanmasına değil, aynı zamanda güçlülerin de rahatsız olmasına neden olur. Zorlu bir mücadele ve cesur bir direniş ile karşı karşıya kalan gazeteci, gerçeğin peşinde her türlü engeli aşmaya kararlıdır.