Neşe ve arkadaşları, küçük kasabalarının sakin ve sıradan hayatlarından sıkılmışlardı. Bir şeyler yapmak, unutulmaz bir gece geçirmek istiyorlardı. Bu nedenle, evlerini rengarenk balonlar ve süslemelerle süsleyerek bir parti düzenlemeye karar verdiler. Müzikler açıldı, kahkahalar yükseldi ve her köşe neşe dolu anılarla dolmaya başladı. Tam da eğlenceleri en doruğundayken, kapının zili çaldı. Hepsi merakla kimin geldiğini merak ettiler. Kapıyı açtıklarında karşısında hiç tanımadıkları bir genç adam duruyordu. Gümüş rengi saçları, masmavi gözleri ve zarif duruşuyla adeta bir masal prensini andırıyordu.
Genç adam, hafızasını kaybettiğini ve nereden geldiğini bilmediğini söyledi. Neşe ve arkadaşları şaşkınlık içinde dinlerken, bu gizemli prensin masal diyarından geldiğini öğrendiler. Meğerse prens, bir büyü sonucu gerçek dünyaya düşmüş ve hafızasını kaybetmiş. Geri dönemezse masal diyarında hüzün ve mutsuzluk hakim olacaktı.
Neşe ve arkadaşları, bu olağanüstü duruma kayıtsız kalamadılar. Prens’e yardım etmeye ve onu masal diyarına geri göndermeye karar verdiler. Fakat bu hiç de kolay olmayacaktı. Fantastik bir maceraya atılmak, sihirli geçitler bulmak ve tehlikeli yaratıklarla yüzleşmek zorundaydılar.
Renkli balonlar ve süslemelerle süslenmiş ev, yerini gizemli ormanlara ve büyülü şatolara bıraktı. Neşe ve arkadaşları, prensle birlikte fantastik diyarın kapılarından içeri girdiler. Gözlerini kamaştıran bu yeni dünyada, her adımda yeni bir macera onları bekliyordu. Konuşan hayvanlar, uçan ejderhalar ve sihirli iksirler ile dolu bir yolculuk başladı.