Abel’in dünyası, annesi Sylvie’nin beklenmedik bir kararla titrediği bir değişim fırtınasıyla sarsılmıştı. Bir hapishanedeki adamla evlenmeye hazırlandığını öğrendiğinde, içinde panik ve endişe birikti. Bu kararın, yaşını başını almış bir kadın için oldukça riskli olduğunu düşünüyordu. Abel, annesinin aldatıldığını ve tehlike altında olduğunu düşündü. Bu belirsiz ve tehlikeli durumda annesini korumak için her şeyi yapmaya kararlıydı. Onun mutluluğu ve güvenliği, onun için her şeyden önemliydi. Abel’in annesinin nişanlısı Michel’le tanışması, onun zihinsel dünyasında birçok şeyi sorgulamasına neden oldu. İlk buluşmalarında, Michel’in geçmişi ve hapishane deneyimi Abel’i daha da endişelendirdi. Ancak, zamanla Michel’i tanıdıkça, bu adamı bir üvey baba gibi görmeye başladı. Michel’in geçmişindeki hatalara rağmen, Abel, içinde bir insanın değişebileceğine dair bir inanç buldu. Michel, sadece bir mahkum değil, aynı zamanda bir insan ve potansiyel bir aile üyesiydi. Abel, annesinin yanında olmak için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırdı, ancak bu süreçte kendi önyargılarını da aşması gerektiğini keşfetti.