Rudy, tıpkı bir ressamın paletindeki renklerin canlılığı gibi, özel yeteneklerle donatılmış bir genç adamdı. New Jersey’nin sert sokaklarında büyürken, ruhunda tuhaf bir melodi çalıyordu: Aşkın melodisi. Bu melodi, Rudy’nin kalbini sızlatıyor, tatmadığı bir duygunun özlemini çektiriyordu.
Zamanla, Rudy’nin hayatı ikiye bölündü: Bir yanda ailenin beklentileri ve geleneklerin gölgesi, diğer yanda ise kalbinin fısıltıları ve keşfedilmeyi bekleyen bir dünya. Brezilya kültüründen gelen bu genç adam, Amerikan toplumunun gerçekleriyle boğuşurken, sinestezinin sunduğu renk cümbüşü ona teselli oluyordu.
Bir gün, Rudy’nin hayatı Isabella adında bir kadınla kesişti. Isabella, tıpkı bir güneş ışığı gibi Rudy’nin ruhuna sızdı ve kalbindeki melodiyi ahenkle doldurdu. Rudy, bu güzel kadının kalbini kazanmaya kararlıydı. Aşkın büyüsüne kapılmış, romantizmin ve duygusallığın derinliklerinde kayboldu.