Büyükannesinin kaybının ardından yaşadığı derin acı, JJ’nin yaşamında derin yaralar bırakmıştır. Kendini hem fiziksel hem de ruhsal olarak tükenmiş hisseden JJ, akademik dünyasında da umutsuz bir çıkmazda kalmıştır. Tezi için ilham arayışında geçirdiği bunalımlı günler, onu bir değişiklik yapma arayışına itmiştir. Şehir hayatından kaçma ve kendine yeni bir başlangıç yapma isteğiyle tatil planları yapar. Bu arayış, onu Norveç’in denizle buluştuğu büyüleyici şehirlerinden biri olan Bergen’e yönlendirir. Bergen’in sokaklarında kaybolurken, JJ’nin karşısına çıkan Henrik adında yerel bir adam, tatilin sıradanlığına renk katar. Henrik’in hediye ettiği trol heykelciği, JJ’nin içsel dünyasında sığındığı umut ışığını temsil eder ve onun kalbinde iyileşme sürecini başlatır. Bu küçük hediye, JJ’nin hayatındaki eksikliği doldururken, Bergan’in kendine has atmosferi ve Henrik’in dostluğu, JJ’nin yeni bir umutla dolmasına neden olur.