Genç Amerikalı kadın, rahibe olma kararının onu bu ürkütücü Roma kilisesine sürükleyeceğini bilmiyordu. Tarihi duvarlar arasında gizlenen gizemler, Margaret’in ruhuna bir hançer gibi saplanıyordu. Kilisenin soğuk taşları, kefaret ve kutsallık kokuyordu, ancak Margaret’in kalbinde filizlenen korku her geçen saniye daha da büyüyordu.
Gençliğinin masumiyetini geride bırakarak rahibelik yoluna adım atan Margaret, ilk görevi için Roma’ya gönderildiğinde, heyecan ve tedirginlik duyguları arasında gidip geliyordu. Fakat kiliseye adım attığı anda hissettiği ürperti, tüm heyecanını gölgeledi. Duvarlardan sızan ürkütücü sesler, gölgelerin oynaşması ve Margaret’e yönelmiş gibi duran soğuk bakışlar, onu tedirgin ediyordu.
Kilisenin derinliklerine daldukça, Margaret’in içindeki huzursuzluk da artıyordu. Gizemli figürler, karanlığın içinde fısıldaşmalar ve Margaret’in adını mırıldanan sesler, onu bir kabusun içine sürükledi. Araştırmaları onu, kilisenin karanlık geçmişine ve burada saklanan korkunç sırlara götürdü. Kötülüğün pençeleri kiliseyi sarmış gibiydi ve Margaret, bu karanlığın içinde kendi inancını sorgulamaya başladı.
Her geçen gün artan tuhaflıklar ve Margaret’e yönelik tehditler, onu bir çıkmaza sürükledi. Hayatının en zor mücadelesine girişmek zorunda kalan Margaret, bu karanlık kilisede sadece kendi ruhu için değil, tüm insanlık için savaşmak zorunda kalacaktı.