Soğuk Savaş’ın gölgesinde, Moskova’nın derinliklerinde bir metro tüneli inşa edilirken, Sovyet işçileri tarihe gömülmüş bir gizemi açığa çıkarırlar. Kazı sırasında ortaya çıkan antik zindan kalıntıları, sadece bir metro inşaatından çok daha fazlasını temsil etmektedir. Bu keşif, işçiler arasında merak ve heyecan uyandırırken, aynı zamanda bilinmeyen tehlikelere de kapı aralar.
Bir gece, ustabaşının cebine gizemli bir hediye bırakılır. Bilinmeyen bir dilde yazılmış ve değerli metallerden yapılmış bu antik kitap boyutundaki çerçeve, işçilerin lideri tarafından büyük bir özenle saklanır. Zamanla, bu küçük jest, çok daha büyük bir mirasın anahtarı olduğu ortaya çıkar.
Yıllar sonra, İlya adında bir genç, dedesinin eski hurda yığınları arasında bu gizemli kalıntıyı keşfeder. Bu bulgu, onu merak uyandıran bir maceraya sürükler. Gizemli bir yabancıyla karşılaşması, İlya’nın hayal bile edemeyeceği bir gerçeği öğrenmesine yol açar: Elinde tuttuğu çerçeve, tarihin derinliklerinde kaybolmuş paha biçilmez bir hazinenin anahtarıdır.
Ancak bu keşif, İlya’yı büyük bir tehlikenin içine atar. Kayıp kütüphaneyi arama çabaları yüzyıllardır devam etmektedir ve artık çok güçlü kişiler bu gizemli hazinenin peşindedir. İlya ve gizemli yabancı, bu tehlikelerle dolu macerada kaderlerini birleştirirler ve kayıp kütüphaneyi bulma umuduyla yola çıkarlar.