Geçmiş zamanlarda, kadim Çin’in gösterişli saraylarında ustalıkla dövüş sanatlarını sergileyen Lao Luo’nun ünü her yere yayılmıştı. Lao Luo’nun hayatı bir gece aniden beklenmedik bir şekilde değişti. Bir zamanların hayranlık uyandıran dövüş ustası olan Luo, şimdi yoksullukla boğuşarak zor bir yaşam sürüyordu. Hayat, onun için artık bir dizi mücadele ve zorluklar bütününden ibaretti ve en değerli varlığı olan Red Hare adlı atına daha da bağımlı hale gelmişti. Acımasız borç tahsildarı Dami Ge, Luo’nun ödenmemiş borçlarını tahsil edemeyince, Luo’yu en sevdiği atını açık artırmada satmakla tehdit etmeye başladı. İşler iyice çıkmaza girerken, Luo umutsuzca bu durumu çözmek için harekete geçti. Ancak hiçbir çıkış yolu bulamayıp çaresizce durumu kabullenmek üzereyken, uzun zamandır görmediği kızı Xiaobao ve onun nişanlısı avukat Naihua, aniden sahneye çıkarak ona yardım etmeyi teklif ettiler. İlk başta bu yardımı isteksizce kabul eden Luo, zamanla birlikte hareket etmeleri gerektiğini ve ancak böyle başarılı olabileceklerini fark etti. Bu süreçte Luo, beklenmedik bir dönüm noktasıyla karşılaştı. Luo ve Red Hare’nin, borç tahsildarıyla yaşadıkları kavga anı, bir sosyal medya olayına dönüştü. Bir anda yaşlı dövüş sanatçısı ve onun sadık atı, milyonlarca kişinin ilgisini çeken bir fenomen haline geldi. Bu beklenmedik şöhret dalgası, Luo’ya hayatında sona ermek üzere olan dublörlük kariyeri ile ailesi arasında bir seçim yapması için ikinci bir şans sundu. Luo, hem eski dövüş günlerindeki ününü yeniden kazanma hem de ailesiyle ilişkilerini düzeltme fırsatı bulurken, bu yeni durumu nasıl yöneteceği ve hangi yolda ilerleyeceği konusunda zorlu bir karar verme sürecine girecekti.