New York’un karmaşası içinde hayallerinin peşinden koşan Andrea Sachs, kendini büyük bir hikaye yazarı olarak görmekteydi. Şehirdeki devasa gökdelenlerin ve sürekli hareket eden kalabalıkların arasında, her zaman arzuladığı gazetecilik kariyerine ulaşmanın yollarını arıyordu. Ancak, bir gün karşısına çıkan beklenmedik bir iş fırsatı, Andrea’nın hayatını köklü bir şekilde değiştirir. Şehrin en prestijli moda dergisi olan Runway Magazine’de, acımasız ve sofistike bir üne sahip olan Miranda Priestly’nin asistanı olarak işe alınır. Başlangıçta, moda dünyasının parıltılı ve acımasız doğası Andrea’yı şaşkına çevirir. Bu dünyada, 0 beden olmak ve kusursuz bir stile sahip olmak neredeyse hayati önem taşır; çünkü en ufak bir imaj hatası bile insanın kariyerini yerle bir edebilir. Andrea, bu zorlu şartlarda kendi yerini bulmaya çalışırken, içindeki azim ve kararlılığı keşfeder. Kısa sürede, moda dünyasında büyük bir başarı elde ederek dikkatleri üzerine çeker. Ancak, zirveye yükselirken, kişisel hayatında da zorlu sınavlarla yüzleşir. Sevdikleri ve eski dostları, onun hızlı yükselişi karşısında adeta geri çekilirken, Andrea’nın kalbi ve kariyeri arasında zor bir seçim yapması gerekecektir. Kariyerinin getirdiği cazibeyle, özel hayatında giderek derinleşen boşluk arasında sıkışıp kalan genç kadın, hayatının en önemli kararını vermek zorunda kalır: Ya hayallerinin peşinden giderek zirvede kalacak, ya da sevdiklerine dönecektir. Bu kararı, onun geleceğini belirleyecek ve hangi yolu seçeceği, hem onun için hem de çevresindekiler için büyük bir merak konusu olacaktır.