Karanlık ve sessiz bir gece, sıradan bir sürücünün hayatını beklenmedik bir şekilde altüst eder. Gözlerini yola dikip ilerlerken, ansızın aracına silahlı bir yabancı biner ve hayatı bir anda kâbusa döner. Adeta bir piyon gibi kullanılan sürücü, panikle her yönlendirmeyi kabul eder ve korku içinde yol alır. Gizemli yolcu, adeta bir gölge gibi, sürücünün hayatını kontrol altına alır. İsteklerini anlamakta güçlük çeken sürücü, bu durumun sonuçlarını ve yolculuğun nereye varacağını kestiremez. Ancak zaman ilerledikçe, tehlike artar ve gerilim doruk noktasına ulaşır. Sürücü, adeta bir avın içine düşmüş gibidir, kedi-fare oyununun tam merkezindedir. Hayatta kalmak için, sürücü gizemli yolcunun gerçek niyetini çözmeye ve aynı zamanda kendi zekâsını ve sakinliğini kullanarak bir çıkış yolu bulmaya çalışır. Aralarındaki bu tehlikeli dans, her an bir sona doğru ilerlerken, sürücü adeta bir labirentte kaybolmuş gibidir. Her hamle, hayatta kalma şansını belirlerken, gizemli yolcuyla olan mücadelesi sadece bedensel değil, aynı zamanda zihinsel bir savaşa dönüşür. Karanlık gecede, sürücü ve gizemli yolcu arasındaki bu çekişme, sıradan bir yolculuktan çok daha fazlasına dönüşür. Sürücü, içinde bulunduğu bu kâbusun sonunu görebilecek mi? Yoksa gizemli yolcunun karanlık planlarına kurban mı olacak? İçinde bulunduğu bu labirentten çıkış yolunu bulabilecek mi, yoksa sonsuza dek karanlıkta kaybolacak mı?