Liv, Londra’ya taşınma kararının hayatını nasıl değiştireceğini bilmiyordu. Sıradan bir hayat yaşayan bu genç kadın, bir gün posta kutusunda gizemli bir davetiye buldu. Davetiye, onu şehrin gizemli bir köşesine, eski bir kütüphaneye yönlendiriyordu. Merakına yenik düşen Liv, kütüphaneye gittiğinde kendini bambaşka bir dünyanın içinde buldu. Burası, rüya seyahatleri yapan bir grubun gizli mekanıydı. Henry adında karizmatik bir adam ve onun sıra dışı arkadaşları, Liv’i rüyaların büyülü dünyasına kabul ettiler.
Liv, bu yeni arkadaşlarıyla birlikte rüyaların gizemli derinliklerine doğru bir yolculuğa çıktı. Keşfettikleri hayal gezgini grubu, büyük hayallerini gerçekleştirmek için bir ritüel düzenledi. Bu ritüel, sadece hayalleri değil, aynı zamanda büyük fedakarlıkları da beraberinde getirdi. Liv, bu beklenmedik dönüşümün içinde kendini bulurken, hayatının sıradanlığından tamamen uzaklaştı. Yeni dostlarıyla yaşadığı bu macera, onun için bir uyanışın başlangıcı oldu. Hayal bile edemeyeceği bir yola sürüklenen Liv, yaşamın sıradışı ve heyecan verici yönlerini keşfederken aynı zamanda kendi iç dünyasını da derinlemesine keşfetmeye başladı.