Zamanda yolculuk yapalım ve tozlu sayfaların arasında kaybolmuş bir döneme doğru ilerleyelim. Yüzyıllar öncesine, Jacob ve Wilhelm Grimm’in zamanında, masalların büyülü dünyasına dalalım. Kalemleri sadece kağıtları değil, aynı zamanda insanların kalplerini de dokunuyordu. Masallar, ülkenin dört bir yanından topladıkları gizemli sözlerle dolu bir kitaba dönüşüyordu, bu sadece bir hikaye değil, aynı zamanda yaşamın ta kendisiydi. Bu kutsal görevde, Grimm Kardeşler’e sevgi dolu bir gölge eşlik ediyordu: masum ve meraklı kız kardeşleri Charlotte. Her zaman onların yanında, masalların büyüsüyle dolu odalarda, yıldızların altında dinlerdi. Bir gün, Jacob ve Wilhelm yine sihirli kelimelerle dolu bir hikaye anlatırken, Charlotte’ın gözleri hüzünle dolmuştu. Masum yüzünde, düşünceli bir ifade vardı ve sormak için hazırdı: “Sizce, bu masalların kahramanları sonsuza dek mutlu yaşadılar mı?”