Tayga’nın sonsuz kar örtüsü altında, insanlık tarihinin en ürkütücü kabuslarından biri filizlenmek üzeredir. Rusya’nın uçsuz bucaksız sınırlarında, kuduz salgını bir hayalet gibi ortaya çıkarak bölgeyi dehşete boğar. Hastalığın gölgesi, karlı ormanların derinliklerine nüfuz ederek insan ve hayvanı ayırt etmeden ölümcül pençelerini uzatır. Bu felaketin tam kalbinde ise, kuduzun pençesine düşen oğlunu kurtarmak için umutsuz bir mücadeleye girişen bir baba figürü yer alır.
Baba, kuduz tehdidinden kaçmak için izole bir av köşküne sığınır. Fakat bu sığınak, bir kurtuluş umudundan çok, soğuk ve karanlık bir hapishaneye dönüşür. Dış dünya ile bağlantısı kesilen baba, sadece kuduzun ölümcül tehdidiyle değil, aynı zamanda vahşi doğanın acımasızlığıyla da yüzleşmek zorunda kalır. Yiyecek ve ilaç eksikliği, dondurucu soğuk ve vahşi hayvanların tehdidi, babanın ve oğlunun hayatta kalma mücadelesini daha da zorlaştırır.