Meksiko’nun sokakları, 2000 yılında bir kabusun gölgesinde titrer. Sessiz evler, yaşlı kadınların çığlıklarıyla yankılanır, vahşi bir cinayet dalgasıyla sarsılır. Bu dehşet verici olaylar karşısında başkent polisi, bir seri katilin izini sürerken derin bir çaresizlik içinde boğulur. Masum insanların acımasızca öldürülmesi, toplumda büyük bir öfke ve endişe dalgasına yol açar, medya ise bu dehşet dolu olayları manşetlere taşır. Başsavcılık, ülkenin ilk seri katilini bulmak için tüm gücünü ve kaynaklarını seferber eder. Şüpheli, tanıklar tarafından uzun boylu, iri yapılı ve güçlü olarak tanımlanır, ancak gözlerden uzak bir şekilde hareket eder. Bu karanlık figür, güvenilir bir maske takarak hemşire kılığına bürünür, masumiyetini vurgular. Ancak 2006’nın başlarına gelindiğinde, hala yakalanmamış ve 40’tan fazla cinayet işlemiştir. Birkaç başarısız gözaltı ve çelişkili durumlar yaşanmıştır, ancak sonunda, gündüz vakti yakalanan bir kadın olan Juana Barraza, bu karanlık dönemin sonuna işaret eder. Medya, onu “Yaşlı Kadın Katili” olarak adlandırır ve bu gizemli kadın, Meksika’nın tarihinde derin bir iz bırakır. Olaylar zinciri, sadece bir dizi cinayet değil, aynı zamanda bir toplumun korku ve umutsuzluğunun da bir yansımasıdır.