Selim ve Muazzez’in ilişkisi, etraflarındaki herkesin hayranlıkla izlediği bir oyun gibi sürüp gitmektedir. Birbirlerine olan bağlılıkları, sürekli bir dostane rekabet ve eğlenceli anlarla şekillenirken, her anları bir yarışa dönüşür. Ancak, bir akşam davetinde, Muazzez’in farkında olmadan sarf ettiği bir söz, Selim’in kalbinde silinmesi imkansız bir yara açar. Bu sözler, Selim tarafından derin bir saygısızlık olarak algılanır ve bir anda öfkesine hakim olamayarak ilişkilerini koparma kararı alır. Beklenmedik şekilde gerçekleşen bu ayrılık, her ikisini de yerle bir eder. Ayrılığın acısını yaşarken, Selim’in hayatı bambaşka bir yöne savrulur. Böbreklerinin tamamen işlevini yitirdiğini öğrenmesiyle, kaybettiklerini telafi etme şansı da bir o kadar uzaklaşır.